Hangi parti veya partiler çıkarsa piyasa uçar

Kaynak : Hürriyet
Haber Giriş : 28 Mayıs 2007 13:10, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Tek parti iktidarı ya da koalisyon hükümeti, Türkiye'de varolan yapıyı zorlamaya yönelik bir girişimde bulunmazsa piyasalar 2006 Mart başından beri dünya ile bozulan korelasyonu sağlama yoluna girecek.

Cevabı tek bir cümle ile özetleyeyim; sistemik risk yaratmayacak bir partinin tek başına iktidarı veya koliasyon gündeme gelirse; dünya piyasaları bozulmadığı sürece Türkiye'deki piyasa dinamikleri de 2006 Mart başından bugüne dünya ile bozulan korelasyonunu sağlama yoluna girecekler. Daha açıkçası; içeride sistemik risk oluşmaz ve dünya uçar ise Türkiye de piyasa tabiri ile uçma eğilimine girer.

Peki "sistemik risk" ile ne demek istiyorum?

Hemen arz edeyim; varolan yapıyı zorlamaya yönelik her türlü girişimin yaratacağı risk.

Düzeni hükümet mi bozdu

Giriş ve kavramların ortaya konması sonrası özellikle son günlerde bana ulaşan bazı mesajlara değinmek istiyorum, bu sorgulama sırasında yukarıdaki terimi de kullanacağım. Ne diyor mesajlar? Aynen aktarıyorum: "Yiğit Bey, takmışsınız iç kaynaklı riske, sanki 2006 Mart başından itibaren düzeni bozan hükümetmiş gibi dünya ile korelasyonumuz bozuldu tezini sürekli savunuyorsunuz."

Değerli dostlar, gelen mesajlara tek tek cevap vermedim, aynı zamanda bu yazı ile cevap vermek istiyorum: Şubat 2006'nın son günlerinden bugüne daha doğrusu; borsanın 48.000 üstünü, doların 1.30 YTL altını ve faizin yüzde 13'leri zorladığı günden itibaren aynı tezi savunuyorum. Piyasalara marjinal fayda sağlayacak bir senaryo bulamazsakk bu iş doyuma ulaştı ve oluşan risk algılaması sonucu neredeyse bitti, trendler "en" noktasına geldi ve önümüzdeki dönemde iç siyasi hesaplaşmaya dönme potansiyeli olan bir cumhurbaşkanlığı seçimi riskini yabancılar almak istemeyecekler. Konuyla ilgili uzlaşma veya erken seçim bazında çözümler aranmalı.

Dalgalanma Türkiye'ye özgü

Değerli dostlar, yukarıdaki fikirleri ortaya attığım günden beri bana yapılan eleştiri ise "Hükümeti zor durumda bırakma isteği" cümlesi ile karşıma kondu. Yaşadıklarımızdan sonra geldiğimiz noktada elinize vicdanınıza koyun ve lütfen söyleyin: 2006 Şubat ortasından itibaren yani endeks zirveyi zorlarken amatör yatırımcıları, "Yabancılar bunu böyle algılayacak, bunu böyle yapacak, dünya piyasalarından kopmaya hazır olun" diye uyardık da sonucu kötü mü oldu? İddia ettiğimiz dalgalanma olmadı mı? Savunma olarak bazıları şunu söyleyebilirler; ama dalgalanma dünya genelinde yaşandı. Yaşanmadı. Hiçbir piyasa Türkiye kadar kötü olmadığı gibi, hiçbir piyasa 2006 Haziran sonrası oluşan yeni yükseliş trendinden Türkiye kadar kopuk kalmadı. Bu noktada çok sorulan başka bir konuyu da bir kez detaylandırarak açıklığa kavuşturmak istiyorum; beni siyaset ilgilendirmiyor. Tekrar ediyorum; siyaset ve senaryoları beni zerre kadar ilgilendirmiyor ve ilgimi de çekmiyor. Beni ilgilendiren piyasaları etkileyecek detaylar ve oluşabilecek muhtemel dinamikler. Olaylara da özellikle son 6 ay içinde, "Dalgalanma olacak, iç siyasi risk primi artacak" dediğim dönemde hep bu açıdan baktım. Tezimin özünü de o gün herkese hayal gibi görünen şu detay üzerine kurdum: Yabancılar 2002 yılının onuncu ayından itibaren Türkiye'de pozisyon açmaya ve taşımaya başladılar. 2006 başında bazı pozisyonlarının bazılarında yüzde 6.000 kârlı hale geldiler ve geldikleri noktada şunu sormaya başladılar: Edilmiş bu kârlar ile iç siyasi risk tablosunu kabartacak bir cumhurbaşkanlığı seçimi riskini almalı mıyız? Sordukları soruya verdikleri cevap ve beraberinde oluşan konjonktürel realizasyon eşliğinde Türkiye'de daha sert bir kâr transferi sürecini başlattılar.

'Elde var 0' noktası

Sonuç 1: Adamın birini asmaya götürürlerken karısı sürekli "Seni haksız yere asıyorlar" diyerek peşinden geliyormuş. Adam sabretmiş, sabretmiş ve en sonunda dayanamayıp karısına şöyle seslenmiş: Hanım, hanım haklı yere assalar daha mı iyiydi!

Sonuç 2: 2006 başından hatta bu köşenin arşivini incelerseniz, 2005'in son 6. ayından itibaren risklere ve sonuçlara değinmeye çalışıyorum. Önümüzdeki dönemde de aynı şekilde davranmaya devam edeceğim. Bunu birileri siyasi zorlama olarak algılarsa onlara da daha fazla söyleyecek bir sözüm yok. Yalnız kayıtlara geçmesi açısından da şu cümleyi yazmak istiyorum; 2006 yılının 6. ayından itibaren dünya piyasaları adeta uçarken, Türkiye bu akıştan nasibini alamadı. Bunun da tek bir sebebi var; cumhurbaşkanlığı için dayatan ve sonuçta "elde var 0" noktasına hem kendini, hem Türk ekonomisini getiren siyasi otorite.

Not: Hükümet zorlayarak geçirdiği Anayasa paketini Cumhurbaşkanı'ndan gelen veto sonrası bugünden itibaren TBMM'den, milletvekili listeleri açıklanmadan, geçirip geri göndermeye çalışacak. Seçim kararı almış bir Parlamento'nun böyle bir zorlamaya girmesi etik olmadığı gibi TSK tarafından yapılan internet açıklaması ile iç siyasi dinamikler ve özellikle Kuzey Irak dahil birçok konuda konseptin yeniden tanımlandığını fark edememeleri oldukça üzücü. ?Sistemik risk nedir? diyenlere; işte sistemik risk örneği.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber